Antik Dönemde Yemek Kültürü
‘Ne zaman ki tüm insanlar arasında mutluluk vardır; ne zaman ki evlerde sıra sıra oturan konuklar, yanı baslarındaki masalar ekmek ve et doluyken bir ozanı dinleyebilir ve bir saki ağzına kadar dolu kâselerden şarap getirip onların kadehlerini doldurur; bu benim gönlüme göre en iyisidir’ Homeros.
Antik dönemde yaşayan insanların yemek kültürleri hakkında neler biliyoruz?
Aradan bin yıl geçmiş olsa bile, Homeros sayesinde klasik mitolojik günlük yaşamını neredeyse en İnce ayrıntılarıyla yeniden canlandırmak mümkün.Geçmişten günümüze kalan duvar resimlerinden, şarap ve şarap karıştırma kaplarının üzerlerindeki resimlerden o dönemin sofra alışkanlıklarını öğrenilebiliyor ve yazıtlardan yemek tariflerini elde edebiliyoruz. Aslında geçmiş zamanların mutfaklarını akıllarda canlandırmak oldukça zor.
En çarpıcı belgeler, kentteki pek çok ev mutfağının hala görülebildiği Pompeii’den gelmektedir. Bundan dolayı taslaklar genellikle Roma mutfak düzeni üzerinde yoğunlaşmaktadır. Antik tatları bilmek çok kolay değil belki ama belirli miktarlarla, sürelerle ve sıcaklık dereceleriyle sınırlandırılma gerekliliği kesin. Çünkü yemek pişirmek insanın kendini ifade ediş tarzı olarak bile algılanabilecek içgüdüsel bir sanattır. Örneğin mitolojik ege mutfağının baskın tatları bal, sirke, mayalandırılmış bir balık sosu ve bol miktarda taze, kuru ot ve baharattı. Bu dönemin insanları tatlı soslara hep düşkün oldu. Örneğin yemeğin başlangıcında servis edilen iştah açıcı tatlı içki mulsum’u yapmak için, şarap ile bal karıştırılırdı.
Romalıların Ege yemeklerini tanımadan önce lapa yiyen barbarlar olduğu söylenir. M.Ö. 200 yılında tanıştıkları bu farklı damak tadı ise değişik lezzetlerden ve çeşnilerden oluşmaktadır. Bu yeni mutfakta bal, sirke, balık sosu, sek ve tatlı şarap, kimyon, kişniş, kekik ve başka pek çok ot, et ya da balığın doğal tadını bulmak mümkündür.Antik dönemde varlıklı bir evin aşçısı erkek bir köle olurdu Örneğin yüksek mevkii sahibi bir Romalı konuklarını modaya en uygun tarzda ağırlamayı severdi ve aşçısı zamanın moda yemeklerini hazırlamakla yükümlüydü.
Homeros çağında, yani M.Ö. 700’lü yıllarda, evin merkezindeki ocağın basında kadınlar, çocuklar ve hizmetkârlar farklı kümeler halinde otururlardı. Erkekler ise önlerinde iyice ovulup temizlenmiş birer masa olmak üzere, duvar kenarlarındaki uzun taburelerde otururlardı. Masaların iyice temizlenmiş olması oldukça önemliydi çünkü yemek yerlerken önlerinde tabak bulunmazdı. Kırmızı et parçaları dağıtılır, sepetlere tepeleme yığılmış ekmekler elden ele dolaştırılırdı. Bir garson sürekli şarap servisi yapmayı ihmal etmezdi. Şarap o dönemde su kadar bol tüketilirdi. Bir ozan tanrılarla ve kahramanlarla ilgili hikâyeler anlatırdı yemek yiyenlere ve iyi anlatılmış masalın ödülü olarak da etten lezzetli bir pay kazanırdı. Homeros’un eseri olan Lydia ve Odyssea destanlarında yemek tariflerine rastlamamaktayız; ancak ozanın o dönem insanlarının neler yediğine ve içtiğine betimlemeleri öyle canlıdır ki hayal etmek çok kolaylaşmıştır.
Kaynak: https://www.turizmgunlugu.com/2019/06/18/mitolojik-donemde-yemek-kulturu/am…
Antik dönemde yaşayan insanların yemek kültürleri hakkında neler biliyoruz?
Aradan bin yıl geçmiş olsa bile, Homeros sayesinde klasik mitolojik günlük yaşamını neredeyse en İnce ayrıntılarıyla yeniden canlandırmak mümkün.Geçmişten günümüze kalan duvar resimlerinden, şarap ve şarap karıştırma kaplarının üzerlerindeki resimlerden o dönemin sofra alışkanlıklarını öğrenilebiliyor ve yazıtlardan yemek tariflerini elde edebiliyoruz. Aslında geçmiş zamanların mutfaklarını akıllarda canlandırmak oldukça zor.
En çarpıcı belgeler, kentteki pek çok ev mutfağının hala görülebildiği Pompeii’den gelmektedir. Bundan dolayı taslaklar genellikle Roma mutfak düzeni üzerinde yoğunlaşmaktadır. Antik tatları bilmek çok kolay değil belki ama belirli miktarlarla, sürelerle ve sıcaklık dereceleriyle sınırlandırılma gerekliliği kesin. Çünkü yemek pişirmek insanın kendini ifade ediş tarzı olarak bile algılanabilecek içgüdüsel bir sanattır. Örneğin mitolojik ege mutfağının baskın tatları bal, sirke, mayalandırılmış bir balık sosu ve bol miktarda taze, kuru ot ve baharattı. Bu dönemin insanları tatlı soslara hep düşkün oldu. Örneğin yemeğin başlangıcında servis edilen iştah açıcı tatlı içki mulsum’u yapmak için, şarap ile bal karıştırılırdı.
Romalıların Ege yemeklerini tanımadan önce lapa yiyen barbarlar olduğu söylenir. M.Ö. 200 yılında tanıştıkları bu farklı damak tadı ise değişik lezzetlerden ve çeşnilerden oluşmaktadır. Bu yeni mutfakta bal, sirke, balık sosu, sek ve tatlı şarap, kimyon, kişniş, kekik ve başka pek çok ot, et ya da balığın doğal tadını bulmak mümkündür.Antik dönemde varlıklı bir evin aşçısı erkek bir köle olurdu Örneğin yüksek mevkii sahibi bir Romalı konuklarını modaya en uygun tarzda ağırlamayı severdi ve aşçısı zamanın moda yemeklerini hazırlamakla yükümlüydü.
Homeros çağında, yani M.Ö. 700’lü yıllarda, evin merkezindeki ocağın basında kadınlar, çocuklar ve hizmetkârlar farklı kümeler halinde otururlardı. Erkekler ise önlerinde iyice ovulup temizlenmiş birer masa olmak üzere, duvar kenarlarındaki uzun taburelerde otururlardı. Masaların iyice temizlenmiş olması oldukça önemliydi çünkü yemek yerlerken önlerinde tabak bulunmazdı. Kırmızı et parçaları dağıtılır, sepetlere tepeleme yığılmış ekmekler elden ele dolaştırılırdı. Bir garson sürekli şarap servisi yapmayı ihmal etmezdi. Şarap o dönemde su kadar bol tüketilirdi. Bir ozan tanrılarla ve kahramanlarla ilgili hikâyeler anlatırdı yemek yiyenlere ve iyi anlatılmış masalın ödülü olarak da etten lezzetli bir pay kazanırdı. Homeros’un eseri olan Lydia ve Odyssea destanlarında yemek tariflerine rastlamamaktayız; ancak ozanın o dönem insanlarının neler yediğine ve içtiğine betimlemeleri öyle canlıdır ki hayal etmek çok kolaylaşmıştır.
Kaynak: https://www.turizmgunlugu.com/2019/06/18/mitolojik-donemde-yemek-kulturu/am…
- Gülfem Demircioğlu
Yorumlar 0